Ona tek bir tanımlama yapılacaksa eğer,“denizin kalbi” onda hayat bulacaktır. Dedem Mehmet ÖKSÜZ. Namı değer “Termeli Ahmet”. Ben “Termeli Ahmet”in kızı Suzan’dan torunuyum. Bebekliğim, çocukluğum ve gençliğim hep dedemin kanatları altında geçti. Samsun Belediye Evleri sahilindeki 5,5 metrelik “Ümit-1” teknesinden, Samsun Limanına; Balık Halinden, Samsun Çekek Sahasına, Terme Göllerinden, Bafra Göllerine hep dedemin dizlerinin dibindeydim.
Mehmet ÖKSÜZ, 1932 yılında Trabzon’un Arsin ilçesinde dünyaya gelmiş ve ailesi ile birlikte yelkenli bir tekne ile 1940 yılında Samsun’a göç etmişlerdir. Kendi ifadesiyle “ Babam Trabzon Limanında işçiydi. Altı kardeştik ve karnımızı zor doyuruyorduk. O dönemde Doğu Karadeniz’de yaşayanlar iş bulmak için; Samsun merkez, Çarşamba, Bafra ve Adapazarı’na göç etmek zorunda kalmışlardı. Biz de bu furyaya kapıldık ve Samsun’a göç ettik. Samsun’un; Terme, Çarşamba ve Bafra toprakları oldukça mümbit arazilerdi. Buralara göç edenler yarıcı olarak tarlalarda çalışırlardı. Yelkenli teknede yolculuk yapanlardan parası olanlar Sakarya’ya, fakir olanlar ise Terme sahiline yerleştiler. Bizim de Terme’de ilk durağımız eski adı Güdürüp olan şimdilerin Yalı Mahallesi oldu”.
“Termeli Ahmet”, küçük yaşlardan itibaren balık avlama tutkusu ile baş edememiş, ailesi tarlalarda çalışırken, kendisi su kanallarında ve sahilde gizli gizli balık tutmaya başlamıştır. Daha on dört, on beşli yaşlarında evin ihtiyacı olandan fazla balık avlamış, ihtiyaç fazlası balıkları ise kasabaya satmaya götürmüştür. Balıkçılıktan kazandığı ilk parayı ise şöyle anlatır. “On dört, on beş yaşında daha varım, yokum. Hüseyin abimle tarlaya gidiyoruz. Ben denizle kanalın birleştiği yere kızılcık ağacından gasnak (pinter) yaptım suya koydum. Gasnağı günlük kontrol ediyorum. Bir gün oldu olmadı, sabah bir de baktım ki boyumdan büyük bir sazan balığı. Hemen suya atladım ve balığın yüzgeçlerinden ipi bağlayarak abimle birlikte balığı kıyıya aldık. Bu balık o kadar büyüktü ki balığı ziyan etmeyelim dedik ve Samsun Saathane Meydanındaki balık tüccarlarına götürdük. Balıktan bize çok güzel bir para verdiler. Bu parayla, abimle birlikte kendimize Saathane Meydanından lastik çizme aldık ve evin yolunu tuttuk. O zamana kadar beni çiftçi olmam husussunda zorlayan Hüseyin abim “Kocaoğlan artık balık tutabilirsin, anlaşıldı bu işte senden daha mahiri yok diyerek bana bu iş için ruhsatı vermiş oldu”. Bundan sonra Terme sahillerinde manyatçılık yapan “Termeli Ahmet” hafta günleri de pazarlarda balık satıcısı olmuştur.
Askerlikten sonra “Termeli Ahmet’in” evlenme zamanı gelmiştir artık. Aynı yöreden Kel Yusuf’un kızı Sürüye ile evlenmiş ve bu evlilikten altı çocukları dünyaya gelmiştir. Aile olmak sorumluluklarını arttırmış ve balıkçı teknelerinde geceli gündüzlü çalışma hayatına kısa bir ara vermek zorunda kalmıştır. Yerleşik düzene geçtiği bu yıllarda, Terme merkezde; çay ocağı işletmiş, manifaturacılık yapmış, ayakkabı satıcılığı yapmışsa da gönlü hep suda, balıkta, denizdedir.
“Termeli Ahmet”in organizasyon becerisi, insanlar üzerindeki etkisi, iletişim becerisi oldukça güçlüdür ve çevresinde muteber sayılan bir esnaftır. 1970’li yıllar ülkenin ekonomik açıdan arayış içerisinde olduğu yıllardır ve birçok sahada kooperatifçilik düşüncesi hakimdir.“Termeli Ahmet” kooperatifçilikle ilgili çalışmaları inceler ve bu alanla ilgili kaynaklar edinir. Gelinen noktada kooperatifçilik kaçınılmazdır. Sonunda Terme Balık ve Satış İstihsal Kooperatifi 1968’de kurulmuş olur. Aynı yıl 18,5 metre “Kısmetler” adlı balıkçı teknesi de kooperatif sayesinde Terme’ye kazandırılmıştır.
“Termeli Ahmet”e Terme yetmez olmuştur ve 1972 yılında Samsun merkez Belediye Evleri Mahallesine Terme’den göç edilir. Belediye Evleri Mahallesinin tercih edilme nedeni; deniz kıyısında olmasının yanı sıra, Doğu Karadeniz’den göç etmiş birçok ailenin de burayı mesken edinmesidir.
Mehmet ÖKSÜZ; Samsun Limanında, dönemin en büyük balıkçılık kuruluşu olan DEMAS’ın balıkçı teknesinde (Sazan-1,Sazan-2) kaptanlık yapmış, kısa bir dönem Samsun Balıkhanesinde, zamanın büyük trolcülerinin teknelerinde de başarılı bir şekilde kaptanlık yaparak (Hasan PAŞAOĞLU’nun trol teknesinde, Cemil KAPTAN-1, Şenağam trol teknesi) isminden söz ettirmeyi başarmıştır.
Kooperatif “Termeli Ahmet”in uzmanlık alanıdır artık. Şimdi büyük oynamanın zamanıdır ve 1977’de çok iyi bir organizasyonla Samsun Merkez Balık ve Satış İstihsal Kooperatifini kurar. Bu kooperatif Samsun Balık Halini 1990’lara kadar bölgede bir numara yapar. Balıkçılıkla ilgili birçok yenilik buradan Karadeniz Bölgesine yayılır.
1980’li yıllarda “Termeli Ahmet”in halefi olacak bir isim ailede yavaş yavaş belirmeye başlar. İnsan ilişkileri, sempatik tavırları ve karizmasıyla Samsun Balık Halinde, balıkçı camiasında sevilen bir isim olacak kişi, iki numaralı oğlu Celal’dir.
1980’li yılların başı ile birlikte “Termeli Ahmet” bürokrat bir balıkçı olmuştur. Kooperatif adına bakanlık toplantılarına katılan, devlet tarafından balıkçılık faaliyetleri ve tanıtım amacıyla yurt dışına çıkan bir isimdir. Balıkhanedeki işleri oğlu Celal sırtlamış ve baba oğul kısa zamanda Samsun Balık Halinde bir yazıhane (ofis), bir de trol teknesi alarak, hızlı bir şekilde su ürünleri avcılığına ve su ürünleri komisyonculuğuna başlamışlardır. Celal; kardeşleri Mehmet ve Kenan’ı da şirkete ortak etmiş ve “Karadeniz Tarım ve Su Ürünleri Tic. A.Ş” adı altında bir şirket kurulmuştur. Bu yapıya aileden daha sonra İnşaat mühendisi olan Cemil ÖKSÜZ (En büyük çocuk) ve Hamit GENÇ de (Büyük damat) dahil olur.
“Termeli Ahmet” için balıkçılık faaliyetleri sadece bilinen türlerle sınırlı değildir. O zamana kadar Samsun Balık Halinde ve Samsun havalisinde balıkçılar tarafından bilinmeyen türler “Termeli Ahmet” ve oğlu Celal’in ar-ge faaliyetleri sonucunda keşfedilmiş olur. Bu türler kerevit (Astacus leptodactylus) ve deniz salyangozudur (Rapana Venosa Valenciennes).“Termeli Ahmet” ve oğlu Celal deniz salyangozu (Rapana Venosa Valenciennes)) ve kerevitten (Astacus leptodactylus) inanılmaz gelirler elde ederler ve bu kazanç bir anda bölgedeki su ürünleri ticaretinde onları bir numaraya taşır. Bu sayede ülke içinde ve yurt dışında geniş bir müşteri ağına sahip olurlar.
1986 yılının Eylül ayında Samsun Dereköy mevkiinde meşum bir kaza sonucunda ailenin gözbebeği, balıkhanenin kıvırcık Celal’i, ağır bir şeklide yaralanır. Celal, kazadan 16 gün sonra vefat eder. Ailesi, arkadaşları ve balıkçılık dünyası şoktadır. Herkes bu vefat haberine inanamamaktadır. Ailenin reisi “Termeli Ahmet”, bu süreçte oldukça zorlanacaktır. Hayat devam etmektedir ve geride kalan çoluk çocuk, çalışanlarla birlikte kurulu düzenin sürdürülmesi gerekmektedir.
1986 Yılından itibaren Karadeniz de küsmüştür artık. Doğaya dayalı bir üretim-avcılık yapan balıkçılar zor duruma düşmüşlerdir. Her geçen sene daha da kötüye gitmektedir. Bu kötü gidişten “Termeli Ahmet”te olumsuz etkilenecektir. Terme’de kerevit göllerini vuran hastalıklar, üst üste birkaç yıl hamsi sezonunun kötü geçmesi, başka sularda trolculuk ve her geçen yıl kötüleşen ekonomik buhranlar yaraları kapamaya yetmeyecektir.
“Termeli Ahmet” 1992-1993 yılında oğulları ile bir karar alır ve Samsun Balık Halinde olan yazıhanesini(ofis), bir adet trol teknesini, Terme göllerini ve havuzları, balık satış dükkanını ve balıkçılıkla ilgili tüm faaliyetlerini sonlandırma kararı alır. “Denizin Kalbi”, asırlık çınar, doksanına yaklaştığı bu günlerde; evinde hala balık ağı örüyor, her sohbetinde balıkçı teknelerini, denizi, balığı ve balıkçılık anılarını anlatıyor. Yılda bir iki defa denizle olan birlikteliğini bir seremoni gibi kayalıklardan usul usul denize bıraktığı oltasıyla tamamlıyor. Torunu Güven, yanına geldiği zaman; “Haydi torunum inelim limana” diyor ve yorgun gözlerle uzun uzun “Karadeniz”ini seyrediyor…