Karadeniz Kuzey Yarım Kürenin, Asya ve Avrupa kıtaları arasında fiziksel, kimyasal, hidrobiyolojik, jeomorfolojik, jeopolitik, kültürel dokusu ve yaşam alanıyla büyük bir özellik taşımaktadır (Arısoy).
Karadeniz araştırmaları, tarihi süreç içerisinde daha çok Karadeniz’in kuzeyinde yoğunlaştığı gözlemlenmektedir. Ülkemizde, Karadeniz araştırmaları, Kuzey Karadeniz araştırma sahasından çok sonra başlamıştır. Örneğin biyolojik araştırma istasyonların ilki 1871 yılında Sivastapol’da kurulurken bizde ise 1934 yılında Yüksek Balık Enstitüsü-Balta Limanı’nda kurulmuş ve ne yazık ki üç yıl sonra da kapatılmıştır. Altmış yıl sonra kurulan bir araştırma istasyonu bile daha kuluçka aşamasında iken kapatılmış ve bu sahada etkin olamamıştır.
Karadeniz araştırmalarının omurgasını; coğrafya araştırmaları, su kültürü, meslek folklorü, küresel ısınma ve iklim değişikliği, kaybolan türler ve iklim değişikliğine bağlı olarak yeni yaşam alanları oluşturan istilacı türler, tarihsel süreçte değişen ve farklılaşan fauna ve flora oluşturmaktadır.
Karadeniz araştırmalarımızın merkez üssü Samsun lokasyonu olarak belirlendi. Samsun; Güney Karadeniz sahilinde, Yeşilırmak ve Kızılırmak gibi iki muhteşem deltanın oluşturduğu biyoçeşitlilik zenginliği açısından önemli bir havzaya sahiptir. Bu lokasyon; tatlı su rezervuar alanları ile irili ufaklı nehir ve akarsularla birlikte, Samsun’u adeta ülkenin Amozon’u haline getirmektedir.
Karadeniz araştırmalarında, saha çalışmalarına yüzyıllık bir tarihi perspektiften bakılacaktır. Günümüze değin yüzyıllık süreçte Karadeniz ekosisteminin ve insan şekilendirmelerinin Karadeniz ekolojisini, coğrafyasını nasıl da tahrip ettiği ya da yeni yaşam alanları oluşturduğuna tanıklık edilecektir. Bu bağlamda hızlı yok oluş sürecinde acil önlemler ve yapılması gerekenler planlanacak, eyleme geçilecektir. Yeni koşullara, formlara uyum süreci araştırılacak ve canlı yaşamının sağlıklı biçimde sürdürülebilmesi amaç edinilecektir.
Karadeniz araştırmalarında yüzyıllık bir süreçte yaşanılan ağır tahribat bizleri hayrete düşürmektedir. Bu tahribat fiziki ve ekolojik yıkımın yanı sıra, makro ve mikro düzeyde ısı dengesinin nasıl değiştiğini ve kaybolan türlerin nasıl bir süreçten geçtiğini gözler önüne sermektedir. Halen tarımı yapılan bitkilerdeki ekolojik stresin ve bu yöndeki kötü gidişatın nerede sonlanacağı merak edilmektedir. Araştırmalar, bu coğrafyada yaşamış, nesli tükenmekte olan canlıların yok oluş süreçleri hakkında da bizlere bilgi verecektir.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, alışılagelmiş yaşam biçimlerimizi ve buna bağlı olarak yüzyıllardır oluşturulan kültürel dokumuzu yeniden dizayn etmemizi gerekli kılacaktır. İklim değişikliği ile birlikte en belirgin araştırma sahasının Karadeniz Bölgesi olacağı tahmin edilmektedir. İstilacı türlerin her yıl bu coğrafyayı, bu suları keşfetmesi bizlerin bu sahadaki araştırma önceliğimizi gözden geçirmemiz sağlamalıdır. Yüzyıllık süreçte bizlerin en büyük yardımcısı; 1900’lü yıllarla birlikte Karadeniz coğrafyasını belgeleyen resimler, yerli ve yabancı belgeler, anlatılar, biyografiler, seyahatnameler vb. sözlü ve yazılı tüm materyallerdir.
Karadeniz araştırmalarımızın bir uzantısı olarak, çağımızın birinci önceliği haline gelen küresel ısınma ve iklim değişikliği çalışmaları; iklimköyü.com, iklimköyü.net, iklimdegişikligikoyu.com, iklimaraştırmaları.com, iklimarastirmalarıkoyu.com adreslerinde sürdürülecektir. Bu çalışmalarda; Karadeniz’in belirli noktalarında araştırma istasyonları oluşturulacak, sonrasında ise bu istasyonların tüm ülke sathında yayılması amaç edinilecektir. Sonuçta; sürdürülebilir bir yaşam için insanlığın ulaştığı bilgi birikimi, yarınları kurtarmayı amaç edinmeli ve tüm dünya canlıları için sağlıklı ortak bir yaşam arzu edilmelidir.