Sayın Güven GENÇ’in Çarşamba’nın Kıymetlisi Mersin Balıklarını Bizlere Tekrar Hatırlatması…
1970’li yıllara kadar Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh Nehirlerinin Karadeniz’le birleşme noktalarında ve diğer kıyı alanlarımızda aşırı avlanmalarına rağmen serbestçe gezebilen, yumurtlama göçü yapabilen çok değerli mersin balıklarını tekrar gündeme getirerek Türkçe bir kaynak oluşturması bakımından Güven Genç Hocama teşekkür ederek söze başlamak isterim.
Sularımızda yaşayan göç eden balık türleri arasında çok önemli sayılan Mersin Balıkları ailesine mensup türlerin zamanla azalışı, nesli tehlike altındaki türler arasında kırmızı listede yer alışı aslında dünya genelinde bir sorundur. Havyarlarının çok değerli oluşu nedeniyle özellikle yumurtlama amaçlı geldikleri nehirlerin daha başlangıç noktalarında yüzlerce av araçları ile yakalanmaları ve “onlara bir kez nesillerini devam ettirecek yavrulama hakkı tanımadıkları için şimdi çok üzülüyor ve pişmanım” diyen Sakarya Nehri bölgesi yaşlı balıkçının hüzünlü sesini hiç unutmamak gerektiğini sizlere aktarmak isterim.
Mersin balıkları Karadeniz, Marmara Denizi ve Ege üzerinden aslında tüm Akdeniz ve Atlas Okyanusunda gezen, büyüyen, beslenen diğer balıklar gibi yaşam hakkı olan bir türdür. Yok, oluşundaki asıl sebep tarihe dayanır. Beleyici özelliği yüksek oluşu nedeniyle havyarının aşırı pahalı oluşu ki tarihten günümüze aristokrat kesimin özellikle İngiltere’de kralın malı ve besini olmuştur; önemini daha da fazla arttırmakta insanlığın ilgi odağı olmaktan günümüzde dahi kurtulamamaktadır.
1990’lı yıllardan sonra azalan stokların yerini yoğun bir şekilde yetiştiricilik yoluyla elde edilen mersin türleri almıştır. Yetiştirme koşullarında da üretime uygun yine kaliteli ve pahalı havyar veren türler seçilmiştir. Bir kısım yavru balıklar balıklandırma yoluyla doğal ortamlara salınmış böylelikle doğal ortamdan tamamen yok olmalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Fakat asıl konu yumurtlama yerlerine yani nehirlerin çok uzak noktalarına (150-600 km ve daha fazla olabilir) göç etmelerindeki sorunların ortadan kaldırılamamasıdır. Yeni nesil yavrular gelmedikçe, avlama yoluyla yakalanmaya devam edildikçe, kirlenme sorunu artarak devam ettikçe balıkların yok oluşunun önüne geçilme konusunda maalesef dünya iyi bir sınav verememektedir. Avrupa’da Tuna Nehri için çalışmalar bir nebze olsun heyecan vericidir. Fakat Çarşambanın kıymetlisinin başına gelenler konusunda Türkiye aynı başarıyı gösterememektedir. Yeşilırmak ve üzerindeki HESler, setler, kum çakıl ocakları ve diğerleri asıl sorundur. Zamanla bu sorunlar üzerine ülkemiz de de kafa yorulmuş, projeler üretilmiş balıkların yaşamları için çalışmalar yapılmıştır. Fakat gelişen nüfus yerelde insanların beklentileri ve doğadan kopuş sorunları daha da fazla arttırarak devam etmesine neden olmuştur.
Geçmiş dönemlerin muhteşem balıkları olan ve yerelde Çarşamba üzerinden Güven Genç Hocamız tarafından anlatılan mersin balıkları, bu kitapla adeta tekrar gündeme getirilmiş ve bizlere mersin balıklarını hatırlamaya, hatırlatmaya onlara karşı sorumluluklarımızı tekrar yerine getirme konusuna davet niteliğinde olmuştur. Saygılarımla…
Prof. Dr. Devrim MEMİŞ